Selektif Mutizm (Seçici Konuşmama) Nedir?
Latince ‚mutus’ kelimesinden gelen mutizm‚ ‚sessiz’, ‚suskunluk’ anlamına gelir. Selektif mutizm (seçici konuşmamazlık) genellikle çocuk yaşta kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Bu yüzdende çocukluk hastalığı olarakta adlandırılır. Bu rahatsızlık çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Temelde selektif mutizm ve tümden mutizm (toptan suskunluk, hiç konuşmama) olarak iki ana gruba ayrılır.
Selektif Mutizmin (seçici konuşmamazlık) Tanımı
Mutistik çocuklar konuşabilme yeteneğine sahiptirler. Ama bu yeteneği kendileri için yabancı ortamlarda, belirli yerlerde ve/veya belirli kişilere karşı sergileyemezler. Dilsizleşirler, susarlar, taş kesilirler ve sonuçta sadece jest ve mimiklerle veya yazılı olarak anlaşma yoluna giderler.
(Hartmann 1992 in: Katz-Berstein 2007)
Anaokuluna veya okula başlangıç çocuklar tarafından rahatsızlık verici bir durum olarak algılanabilir. Olabilir ki bazı çocuklar (ana) okulun ilk günlerinde tek bir kelime dahi etmezler. Bu durum illaki bir konuşma problemi olarak algılanmak zorunda değildir. Bunun ‚problem’ olarak görülebilmesi için sorunun uzun bir süre devam etmesi gerekir. Normal koşsullar altında bu sürenin en az bir ay olması gerekir. Bu bağlamda selektif mutizmim tanımı tekrardan ve biraz daha ayrıntılı olarak yapmakta yarar var.
Eğer bir çocuk veya ergen alışılagelen bir zaman diliminden daha uzun bir sürede, belirli ortamlarda ve/veya belirli kişilere karşı, bu ortamlarda konuşulan dili yeteri derecede veya tamamen kullanabilme yeteneğine sahip olduğu halde konuşmuyor, susuyorsa bu kişide selektif mutizmden bahsedilebilir.
(Bahr, R. in: Sprachjeilarbeit 1998 1, s29)
Yukarıdaki tanımlardanda anlaşılacağı üzre selektif mutistik çocuklar konuşabilme yeteneğine sahiptirler. Ancak belirtildiği üzre belirli ortmalarda veya belirli bir topluluğa karşı konuşmada tutukluluk gösteririler. Ama bu tutukluk çocuğun kendisini güvende hissettiği tanıdığı bildiği yakın çevresinde kendisini göstermez. Bu durum genellikle ev ortamında gözlenir. Çocuk evde sular seller gibi konuşur. Çekingenlik ve/veya utangaçlıktan/tutukluktan eser dahi yoktur. Bir annenin şu satırları yukarıda anlattıklarımıza biraz daha açıklık getiriyor. (Anne: … Ama okulda hiç konuşmuyormuş.. Hatta benle bile okulda konuşmuyor… Okulun kapısından çıkar çıkmaz konuşmaya başlıyor… Öğretmenlerin dediği her faaliyete katılıyor, herşeyi yapıyor ama lider olmuyor vede konuşmadan kafa sallayarak yada göstererek işini hallediyor…)
Bilinen bazı vakalarda, evde çocuğun tanımadığı kimselerin bulunması veya çocuğun sık görüşmediği akrabalarının ziyarete gelmesi durumunda çocukların mutistik davranışları gösterdiği gözlenmiştir. Bunun nedeni çocukların bu kişileride kendileri içim yabancılar sınıfına koymalarıdır. Selektif mutistik çocuklar konuştukları kişileri veya kendilerini ifade ettikleri ortamları bilinçsiz olarak seçerler. Genellikle ortamı veya kişiyi seçme özgürlüğü sözkonusu değildir. Çocuklar konuşmadıkları ortamlarda kendilerini mimkleriyle veya yazılı olarak ifade etme yoluna giderler. Fakat yinede çocuğun genelde kendini ifade etme şekli güvendiği ortamlar dışında ciddi bir şekilde rahatsızlıktan etkilenmiş olabilir. Örneğin çocuk suskunluk teması açıldığında başını önüne eğer, vucudunu yan tarafa çevirir veya katı bir şekilde hareket etmeden durabilir.
Selektif mutizm ortaya çıktığı yaş grubuna göre iki gruba ayrılır.
3;4- 4;1 yaşları arasında susukunluk gözleniyorsa erken dönem selektif mutizmi 5;5 yaşlarından itibaren gözleniyorsa geç/okul mutizmi olarakta adlandırılır. Yaşlar arasındaki geçiş, bozukluğun çocuğun yaşamındaki değişikliklerin onun için ‚yeni’ olması ve bununda beraberinde ‚adaptasyon’ ve ‚entegre’ olmak zorunluluğu anlamına geldiği ipucunu veriyor.
Normalde selektif mutizm ilk olarak anaokulunda kendini gösterir. Ama selektif mutizmin işaretlerini daha önceki dönemlerde görmek mümkündür. Anaokulundan önceki dönemde çocuğun komşu ziyaretlerinde veya oyun parkındaki içine kapanık ve sessiz davranışları çoğunlukla utangaçlık olarak yorumlanır. Bu davranış çocuk doktoruna yapılan ziyaretlerde de kendini gösterir. Burada çocuklar alışılmadık bir sekilde sessiz ve sıkılmadan uzun bir süre oturur ve beklerler. Burada çocuk, doktorun direktiflerini takip etmez, halbuki evde tam tersine bir eğilim içindedir. Hareketlidir, konuşkandır ve yerinde durmaz. Ama anaokulunda belirli bir alışkanlık süresinden sonra (en az bir ay) çocuk günlük aktivitelere katılabilmeli ve diğer çocuklarla veya öğretmeniyle herhangi bir formda diyaloğa geçebilmelidir. Eğer bu gerçekleşmezse genelde anne-babalar öğretmenler tarafından uyarılırlar. Başlangıçta anne-babaların çocuklarının herhangi bir aktiviteye katılmadan sessizce bir köşede oturduğuna inanmaları güçtür.
Mutistik davranışlar, daha doğrusu seçici veya tümden mutizm, yauvada, anaokulunda, ergenlikte veya yetişkin yaşlarda ortaya çıkabilir. Daha sonra ayrıntılı bir şekilde anlatacağımız gibi yetişkin yaşlardaki mutismus çoğunlukla psikiyatrik bozukluklarla bağlantılıdır.
Herhangi bir bozukluğun nedenlerini açık ve net bir şekilde söylemek her zaman kolay değildir. Çünkü basit bir nedenden yola çıkılamaz. Çoğu rahatsızlıklar farklı nedenlerin biribiriyle etkileşimi sonucunda meydana gelirler. Selektif mutizmin ortaya çıkmasında rol oynayabilecek bazı faktörler aşağıda sıralanmıştır (5). Ama kesinlikle bunlar yalnız başına bu bozukluğun ortaya çıkmasından sorumludur diyemeyiz. Bu faktörler, bazı vakaların ortaya çıkmasında bir rol oynayabilirler ama hepsinde aynı sorumluluğa sahip değillerdir.
- Göç
- Ailedeki suskunluk, özellikle annedeki sessiz, içine kapanık ve utangaç yapı
- Ailedeki psikolojik bozukluklar, öncelikle anne-babadakiler
- Ailede kaba dayak ve cinsel istismar
- Ailenin sosyo-ekolojik yapısı
- Abartılı derecede özenli aileler; aşırı kaygılı ve koruyucu anne-baba
- Ebeveynlerdeki konuşma bozuklukları ve/veya şiveli konuşma
- Uyarıcılardan noksan dil ve konuşma çevresi, bu yüzdende dışarda zorlayan komunikasyon (iletilişimsel) taleplerin karşılanamaması
- Çevereden izole edilme
- Ağır gelen yaşamsal olaylar, örneğin sevilen bir yakının ölmesi, anneden ayrılık veya özgüveni zedeleyici olaylar
- Çekingenlik daha doğrusu tutukluk
Bu iki farklı şekilde gözlenebilir!
– Olumlu anlamda yabancılara karşı bir çekingenlik
– Ve reddedilme sonucunda edinilmiş deneyimler ile oluşan tuttukluk, korkma veya utangaçlık. Bu durum belirli bir güven ortamı yaratıldıktan sonra bile ortadan kalkmaz. - Biyolojik stresörler: yaralanmalar, hastalıklar, Çirkin olduğunu düşünme, gelişim bozuklukları
Daha ayrıntılı bilgi için www.selektifmutizm.com u ziyaret edebilirsiniz.